Kene ısırdığında ne yapılmalı, nasıl korunabiliriz?
Yaz aylarının gelmesiyle, kene ısırması kaynaklı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölümler yine gündeme gelmeye başladı. Son olarak Sivas’tan 67 yaşındaki bir kişinin ölüm haberiyle ilde bu yıl KKKA nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı yediye çıktı.
Sadece Kayseri’de bu yıl dört kişi aynı hastalık yüzünden yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre KKKA’nın Türkiye’de tespit edildiği 2002’den 2024’e dek, 17 bin 132 vaka ve 819 ölüm kayıtlara geçti. Bakanlık 11 Haziran’da, bu yıl kene yoğunluğu ile vaka ve ölüm sayısının normal seyre kıyasla daha fazla olduğu iddiaları üzerine yazılı açıklama yaptı: “Türkiye’de kene yoğunluğunun önceki senelerden daha fazla olduğuna dair bir tespitimiz bulunmamaktadır.”
Bakanlık tüm kenelerde hastalık etkeni olmadığını, yani her kene tutunan kişinin hastalığa yakalanmadığını da vurguladı.
Kene nedir?
Sivas, kene vakalarının ve ölümlerin en çok görüldüğü illerden. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden Parazitoloji uzmanı Veteriner Hekim Prof. Dr. Kürşat Altay, keneleri “çok önemli bir vektör, yani hastalık taşıyıcı olan bir eklem bacaklı” olarak tarif ediyor. Aynı zamanda Türkiye Veteriner Hekimler Birliği Bilim Kurulu Üyesi olan Altay, dünyada 900’den fazla kene çeşidi olduğunu, Türkiye’de bilinen kene türü sayısının 35 olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Kürşat Altay bu tür için, “Üreme potansiyelleri çok yüksek. Bir kene 10 bini aşkın yumurta bırakır. Konakları konusunda seçici değildir, bulabildiği tüm hayvanlardan kan emer” diyor.
Keneler nasıl hastalık yayıyor?
Kenelerin tek besin kaynağı kan.
Prof. Dr. Altay’ın verdiği bilgilere göre ömürleri boyunca üç kez kan emiyorlar. Larva, ara dönem nimf ve erginliğe geçiş dönemlerinde.
Keneler insanları ısırdıklarında sivrisinek gibi acı vermiyor ve hissedilmiyor. Altay, keneler için “Konağa tutununca bütün morfolojik ve biyolojik özellikleri birbirini tamamlar” diyor ve ekliyor:
“Morfolojik özelliği oraya sıkıca tutunmasına yardım eder. 15 gün bir yerden ayrılmadan orada kan emer. Zaten vektörlüğün, yani hastalık taşımanın temelinde de bu kan emme vardır.”
Prof. Kürşat Altay, kenelerin emdikleri kanın pıhtılaşmasını tükürük salgılarıyla önlediğini söylüyor:
“Kenelerin tükürük salgısında pıhtılaşmayı engelleyen maddeler var. Bunun için tükürük salgısı yaparken aynı yolla kendisindeki virüsleri, patojenleri karşıya nakleder.”
En sık hangi bölgelerde görülüyor?
KKKA vakaları ve ölüm haberleri genelde Tokat, Sivas, Kayseri, Giresun gibi illerde yoğunlaşıyor.Prof. Altay, Kelkit Vadisi adı verilen, Erzurum ve Artvin’den başlayıp Çorum ve Amasya’ya kadar devam eden bölgede hyallomma marginatum türünün keneler arasında birinci sırada görüldüğünü söylüyor.
Prof. Altay bunun nedenini şöyle açıklıyor:
“Gerek yükselti, gerek nem oranı, gerek ısı, gerekse uygun konak yoğunluğu bu bölgede hyalomma marginatum için en en ideal ortamı oluşturuyor. Bu kene türü İç Anadolu’da da var, Ankara’da, Manisa’da da var. Fakat en ideal, uygun bölgede en yoğun şekilde bulunuyor.”
Keneyle mücadele mümkün mü?
Prof. Altay, “Şu an keneleri tamamen yok edemiyoruz diye kabul ediyoruz” diyor ve bunu nedenlerini dört başlıkta sıralıyor:
Üreme potansiyelleri çok yüksek.
Yaşam alanları çok geniş. Yaban hayatının bulunduğu her yer yaşam alanı.
Kenelerin konak yelpazesi çok geniş. Sığır, koyun, keçi gibi evcil hayvanların dışında, her tür hayvana da tutunabiliyorlar.
Kenelerin konak dışında, yani yerde, toprakta geçirdikleri zaman çok fazla. Yaşamlarının % 85-90’ını yerde geçiriyorlar. Dolayısıyla bunlara müdahale şansınız çok azalıyor.
Altay, “Bunları kabul ederek hareket etmemiz ve insanları korumaya çalışmamız gerekiyor” diye de ekliyor.
Korunma için ne yapmalı?
Kene tutunması, deri hastalıkları ile uğraşan tıp biliminin (dermatoloji) alanına giriyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sema Aytekin kene tutunmasından korunma önlemlerini şöyle sıralıyor:
Tarlada bağda bahçede çalışacaksak ya da pikniğe gideceksek özellikle KKKA’nın olduğu yerlerde giysilere dikkat edilecek. Uzun pantolonlar giyilecek, bunlar çorap içine yerleştirilecek. Uzun kollu giyilecek ki kene cilde tutunamasın. Kene gelirse, görülebilsin diye de açık renk kıyafetler tercih edilmeli.
Sadece kene değil tüm böcekler, sinekler için geçerli. Çok canlı renkli kıyafetler seçilmemeli, parfüm kullanılmamalı, pikniğe bebek götürüyorsak parfümlü ıslak mendil kullanmayacağız. Bu genel olarak tüm sinekleri, böcekleri ve keneleri çeker.
Eve döndükten sonra da birbirimizin muayenesini yapacağız. Belli bölgelere kene tutunursa gözden kaçabiliyor. Mesela saçlı deride olabiliyor, kıvrım bölgelerinde olabiliyor. Daha çok bacaklarda oluyor ama saklı bölgeler de mutlaka kontrol edilmeli.
Prof. Aytekin, kene tutunması durumunda, kenenin mümkün olduğu kadar kısa sürede çıkartılması ve bir sağlık kuruluşuna gidilmesinin beklenmemesi gerektiğini vurguluyor.
Aytekin, “Çünkü kene ne kadar uzun süre deride kalırsa, hastalık o kadar bulaştırıcı olabiliyor” diyor.
Kene nasıl çıkartılmalı?
Aytekin kenelerin güvenli çıkartılabilmesi için yapılması gerekenlerin başında çıplak elle dokunmamak olduğunu söylüyor:
“Mümkünse eldivenle, fakat açık alanda eldiven bulunamazsa bir naylon ya da kumaş olabilir, bununla kenenin mümkün olduğu kadar cilde yakın kısmından, baş kısmından tutularak çıkarılması gerekir.
“Tabii elle tutmak çok zor. Bir cımbız varsa cilde çok yakın kısmından keneyi tutarak çekmek en güzeli. Bununla ilgili çok güzel videolar da var.”
Aytekin, kenenin karın kısmının tutulmaması ve patlatılmaması gerektiğini özellikle vurguluyor.
Çıkartıldıktan sonra da tutulum alanının antiseptikle, sabunlu suyla ya da hiçbiri yoksa sadece suyla temizlenmesi gerektiğini anlatıyor ve ekliyor:
“Hastalığın sık görüldüğü bir yer değilse, kene temiz çıkarılırsa hastaneye gitmeye gerek yok. Fakat olur da bir hafta içinde ateş olursa, başka bir şikayet olursa hastaneye gidebilir. Her kene hastalık bulaştıracak diye bir şey yok. Her kene ısırığında telaşlanmaya gerek yok.”
Sağlık Bakanlığı’nın tavsiyeleri de bu yönde. Bakanlık “Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır” diyor.
Kenelerin yol açtığı hastalıklar
Sağlık Bakanlığı’na göre KKKA, kenenin tutunması veya bununla temas sonucu bulaşıyor.
Ayrıca virüslü hayvanların veya hasta insanların kan, doku, vücut sıvılarına korunmasız temas sonucu da bulaşabiliyor.
Hastalık virüsün alınma şekline bağlı olarak 1-14 gün sürebilen kuluçka döneminden sonra ateş, halsizlik, üşüme, titreme, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, bulantı-kusma, ishal, yüzde ve gözlerde kızarıklık, deri döküntüsü gibi şikâyetlerle kendini gösteriyor.
Bilinen net tedavisi ya da aşısı olmayan hastalığın tedavisinde destek tedavisi seçenekleri oluşturuyor.
Hastaların yüzde 5’e yakını hayatını kaybediyor. Yine Sağlık Bakanlığı’nın aktardığı bilgilere göre bulaşma, enfekte İxodes cinsi kenelerin ısırmaları sonucu gerçekleşiyor. Hastalığın belirtileri arasında deri döküntüsü, eklem ağrıları, baş ağrısı, yorgunluk ve ateş gibi semptomlar bulunabiliyor. Teşhis klinik belirtiler, fiziksel muayene ve kan testleri ile konulabiliyor. Lyme hastalığı antibiyotiklerle tedavi edilebiliyor. Tedavi süresi ve kullanılan antibiyotikler, hastalığın evresine ve şiddetine göre değişiklik gösterebiliyor.
Hastalık zamanında tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Bunlar arasında deri döküntülerinin vücuda yayılması, yüz felci, beyin zarı iltihabı nedeniyle şiddetli baş ağrısı ve ense sertliği, büyük eklemlerde ağrı ve şişlik, kalp çarpıntısı ve baş dönmesi yer alıyor.